Acil mi , önemli mi, yoksa hedefe mi?

İnsanlık tarihinin hemen her döneminde, bireyler çevresinden etkilenmiştir. Bireylerin çevrelerinden etkilenmeleri sonrasında geliştirdikleri tepkileri ise dünden günümüze  tartışıla gelmiştir.

Yönetim derslerinde anlatıla gelen bir hikaye vardır. “Kişiye, aydınlıkta bir fili tanımlamadan veya algılatmadan önce ; kişiyi bir fil ile karanlıkta baş başa bırakmayın. Yoksa kişi ; karanlıkta tuttuğu filin bacağını bir ağaç gövdesi, kuyruğunu ise bir hortum uzantısı olarak algılayabilir.”

Hayat, bize kimi zaman tebessüm ettiren, kimi zamanda üzüntü veren birçok zengin çeşidi hemen her zaman cömertçe yer ve zaman mefhumu gözetmeksizin verir.

Ama neden ise biz ademoğlu, genellikle karşılaştığımız hemen her olaya, kendi  gerçek gündemimizden uzaklaşmak pahasına ( !) takılır kalır ve “acil” cevap vermeye mecburmuşuz gibi, tepki göstermeye çalışırız. İstediğimiz ve/veya daha önceden belirlediğimiz hedefimize giden “Önemli” gündemimizi hiç anımsamaz ve sonraki aşama ve hamlelerimize odaklanmayız. Akan su üzerindeki bir yaprak gibi, her olay bir akıntı olur, alır götürür bizi bir yerlerden başka bir yerlere...

Oysa ! İnsan ömrü tıpkı bir ressamın resmi gibidir. Birçok rengi ve katmanı üzerinde barındırır ve her zerresinde, asgari fırçanın darbeleri kadar emek içerir.

Peki durum böyle ise ; neden daima fotoğraf karelerine takılıp kalır ve fotoğrafın çekildiği anın muhtevasını içeren bir tek kareyi geleceğimizi yok etmek pahasına yorumlamak veya isteğimize uygun şekillendirmek için çaba harcar dururuz ?

Cevap basit : hedefsizlikten.

Hedef sahibi olmak bize neler sağlar ?

Hedefimiz var ise, hedefimize ulaşacak enerjimizde artar. Başarı, önceden belirlenen hedeflerin aşamalar halinde gerekleşmesi olduğundan, hedeflerimiz ile ölçülebilir başarılar da kazanabiliriz. Hedeflerimiz, daha iyi bir hayat için bize itici güç sağlar. Hedeflerimiz, odaklanmamızı ve zihnimize bizleri hedefimize taşıyacak tohumları ekmemizi sağlar. Yoksa zihnimizde tıpkı ekilip biçilmeyen tarladaki yabani otlar gibi , bizleri hedefimizden uzaklaştıracak bataklıklar oluşur.

Hedefimiz ne kadar güçlü ise, o kadar fazla hedefimize giden yolda huzur buluruz. Hedefimiz doğru olduktan sonra , hedefimize ulaşamasak bile, hedefimize yaklaşmak, bizlere büyük heyecan verir. Kendimize doğru hedef seçmek demek, öze giden yolda yolcu olmanın huzurunu da yaşamak demektir…

 

Fidenin Hedefi

 

Sen bil,

Ne istediğini,

Yeter ki ;

 

Yürürsen,

Ormanın içinde,

Rastlarsın,

Bir kaya içinde,

Büyümeye çalışan,

Narin bir tohumun,

Potansiyel,

Ağaç gerçeğine;

 

Tohumun bile,

Bir hayali vardır !

Gün be gün !

Yıl be yıl !

Yekpare,

Kaya üzerindeki,

Her zayıf noktadan yararlanarak,

Taşımak kendisini geleceğe ;

 

Yaşamak uğruna,

Fide !

Uzanmaya çalışır ileriye ;

 

Zaman ile dönüşür,

Kaya kuma,

Kalır hayatta fide ;

 

Kapılmamıştır fide,

Olası,

Bir anın keyfine,

 

Fide bilir :

Gerçekte tepkinin,

Geçmişten gelen birikimle,

Geleceğe odaklanmayı içerdiğini,

Kazanmanın ise,

Ana hakim olmayı değil,

Gelecekte var olmayı,

İçerdiğini .

Yaşama Dair Makaleler

İletişime Geçin

Tüm soru istek ve görüşleriniz için lütfen bana yazın.