Yüzümüzde
gülümsememiz eksilmeye başlamışsa ; emin olun ki kendimizi yaşamıyor, mutlu
olduğumuz bir gündem oluşturamıyor, kendimizi gerçekleştiremiyor, adeta akan
bir suda yol alan yaprak gibi, önümüzde bizi tüketen bir gündemi yaşıyoruz
demektir...
Hemen
hepimizin ; çevremizdeki bireylere göre, doğumumuzla gelen veya sonradan süreç
içerisinde, değişik kaynaklardan muhtelif bedeller ödeyerek kazandığımız veya
edindiğimiz, bilgi ve birikimleri mevcuttur.
Edindiğimiz
tüm bilgi ve birikimlerimizin sağlıklı ve verimli bir yaşam için, yaşantımızı
kolaylaştırmasıysa ; bizim muhtelif kanallardan kazandığımız birikimlerimizi,
sanal gündemlerle meşgul etmememize, tüm enerji ve sinerjimizi oluşturacağımız
kendi gündemimize, odaklamamızla mümkündür.
Önümüze
gelen gündemi yaşamak ; esasında kendimizden bağımsız bir çok neden ve
gerekçeden dolayı önümüze çıkan, bizimle direk ilgisi olmayan veya bizim hiçbir
zaman ana gündem maddemiz olmayacak iş veya süreçlere odaklanarak kendi
yaşamımızın en değerli hazineleri olan sağlıklı ve verimli bir dönemi, çarçur
etmek demektir.
Gündem
oluşturmaksa ! temelinde kararlılık gerektirir. Kararlılıksa ; istek, arzu ve
hedeflerimize ulaşmak için, bedel ödemeyi göze alabilmeyi içerir. Karar
sürecinde; çoğumuz geçmişten gelen alışkanlıklarımızdan, çevremizdeki olumsuz
örneklerden veya çevremizin yönlendirmesinden dolayı yanlış karar vermekten veya
enerjimizi ve kaynaklarımızı boşa harcama olasılığından atalet yaşar, sürekli
karar vermekten kaçarız.
En
cömert harcadığımız zaman, en kıymetli varlığımız ve hazinemizdir. Zamanı
durdurmak veya geçmişi yeniden yaşamak ise mümkün değildir...
Enerjimizi ;
kendimizi odaklanacağımız istek, arzu ve beklentilerimize ulaşılabilme hedefli,
tevekkül aşamasına kadar getirmek için mi, yoksa bir şeyleri deşelemekle mi
harcayacağız ?
Bu tercih
çokta zor olmasa gerek...
Bilim
adamları ; bir fareyi almışlar ve 4 santim kalınlığında bir fıçının içine
koymuşlar. Fıçının kapağını da farenin üstüne kapatmışlar. Aradan bir süre
geçtikten sonra, fıçıyı açtıklarında bir bakmışlar ki ; fare ölmüş. Nedenini
araştırdıklarında; dikkatlerini çeken şey, fıçı içerisinde farenin açtığı, yüze
yakın sayıda delikmiş. Bu deliklerin kimisi bir santim, kimisi iki santim
açılmış ama hiç birisi, farenin çıkabilmesi için yeterli uzunlukta değilmiş.
Oysa ; fare bütün enerjisini bir deliğe yöneltseymiş, çoktan fıçıdan çıkmış
olacakmış...
Akıllı
Hekim
Önüne gelen
gündeme,
Önüne gelen
kişiye,
Çevirsen de,
Ruhun ile
bedenini,
Yalnızca,
Sanalda
gevşetirsin kendini ;
Önce
gündemini belirle,
Sonrasında,
Zamanını ve
enerjini,
Odakla
hedefine,
Karar
gerektiğindeyse,
Karar almak
yerine,
Gitme
ertelemelere ;
Kararlılık
ile huzurun,
Sorarsan
ilişkisini,
Hayat ne
iyi,
Ne de
kötüdür,
Bireyi,
Yaşamda
mutsuzlaştıran,
Hayata
vereceğinden,
Fazlasını
istemesidir, der !
Tanınan bir
bilge ;
Sende bu
çerçevede,
Verebileceğin kadarını iste ;
Unutma birde
!
Neşter
isteyen yaralara,
Akıllı bir
hekimin,
Sihirli
nağmeler sarf etmediğini