Neden teslim olmalı ?

Teslimiyet ; yaşamın akışına karşı koymak yerine, ona izin vermeyi içeren ; sade ve basit ama özünde çok derin bir bilgeliktir. Teslim olmak ise; şimdiki an’ı koşulsuz ve çekincesiz bir biçimde kabul etmektir. Diğer bir ifade ile de ; olana içsel olarak direnmeyi bırakmaktır..

Çevremizdeki çoğu insanlar için teslimiyet kavramı, olumsuz çağrışımlar yapabilir ; yenilgiyi, vazgeçmeyi, yaşamın zorluklarıyla başa çıkamamayı, uyuşuk hale gelmeyi ima edebilir. Ancak ; gerçek teslimiyet tamamen farklı bir şeydir. O içinde bulunduğumuz duruma pasif bir biçimde katlanmak ve o konuda hiçbir şey yapmamak anlamına gelmez. O planlar yapmayı ya da olumlu eylemde bulunmayı bırakmak anlamına da gelmez.

Teslimiyet kavramındaki eylemsizlik de ; sıradan bilinç halinde yaşanan şaşkınlık, korku, atalet ya da kararsızlıktan kaynaklanan bilinçsizlik halindeki eylemin içeriği ve kapsamından çok daha farklı ve çok daha özel eylemsiz faaliyeti tanımlar ve kapsar.

Direnmeme ; hiçbir şey yapmama anlamına gelmez. O sadece herhangi bir “yapmanın” tepkisel olmayan hale gelmesidir. Uzakdoğu dövüş sanatlarının altında yatan derin bilgelikte de ifade edildiği gibi : rakibinizin kuvvetine direnmeyin, onu yenmenize izin verin.

Teslimiyet ; tamamen kendi içimizde yaşadığımız veya yaşayabileceğimiz içsel bir olgudur. Bu durum, bizim kendi dışımızdaki alanda faaliyete geçip, olası mevcut durumu değiştiremeyeceğimiz anlamına gelmez. Aslında, teslim olduğumuzda kabul etmemiz gereken şey ; genel durum değil, yaşadığımız anı kapsayan küçük zaman aralığında söylev ve eylem olarak durabilme veya yormadan ve yorulmadan faaliyette bulunabilmedir.

İçsel anlamda teslim olmak ve fiili bir şey yapmamak ; yaşadığımız anda karşılaştığımız mevcut veya olası durumlara kendi içimizde direnmemizi ve yaşadığımız anda üzerimize negatif enerji yüklememizi engellemeyi ifade eder.

Pozitif enerji ile yüklü olduğumuz bir zaman aralığında, olası bir işitsel  veya eylemsel ifadenin bünyemizdeki enerjiyi negatife çevirmesine izin vermemeli ve etkileşim sürecinde, içeriği ve bizdeki kapsamı netleşmeden kendi içimizdeki yansımasının, bizim bütünümüze hükmetmesini engellemeliyiz.

         Ne zaman teslimiyeti anlayarak yaşayabiliriz sorusuna, sıra gelirse cevaba ! kendi içimizdeki özümüz, nihai öze teslim olduğunda ; özgürlük ile esaret gibi kavramların, yalnızca sanal olduğunu algıladığımızda ; asil olmakla, asal olmak arasındaki farkı sorgulamak yerine yaşamaya başladığımızda ; teslimiyetteki huzur ve mutluluğu her hücremizde ve anımızda yaşar ve yaşatırız da...

 

Öz teslimiyet

 

Bir ağaç :

Yağan karların, altında ezildiği,

Kolunu uzatıp, paylaşmayı beklediği,

Sıkıntılarını, paylaşmak istediği,

Kış mevsimlerindeki,

Yalnız zamanlarında ;

Her yıl,

Ama her yıl,

Bir İlkbaharı,

Özündeki özün,

Kendisine kodladığı,

Yaşam şartlarıyla 

Dingince bekleyerek,

Teslimiyetle, yaşamak zorunda ;

 

Oysa ben veya sen,

Yaratırken yaratanın,

Okumayı öğreten,

Bir mantıkla,

Uzanmayı sağlayacak,

Bir çift kol ve bacak ile,

Ödüllendirdiği ;

Her yıl bir ilkbaharı,

Beklemek zorunda kalmadan,

Mutluluk veya üzüntüsünü,

Sonuca giden,

Birden fazla yol ve senaryoyla,

Değerlendirebilmenin farkıyla ;

Öze, özümüzle teslim olmak varken,

Bütünü sindirerek yaşamak yerine,

Önümüze gelen, her parça üzerine,

Yeni bir dünya kurmanın,

Faydası hangimize ?

Sorarım,

Toplamı değil de,

Parçaları sorgulayarak,

Kim sonuca ulaşabile...

Yaşama Dair Makaleler

İletişime Geçin

Tüm soru istek ve görüşleriniz için lütfen bana yazın.