Sabır...

Sabır kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki anlamları ; 1.Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi. 2. Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme, olarak tanımlamakta

         Sabırsız eylem, başarısızlığa mahkumdur. Öte yandan, eylemsizliğe yol açan sabır da, başarısızlığın kaynağıdır.

         İşinde ve özel yaşamında sabırlı olan insan, akıllı insandır. Bir fırsat gördüğümüzde, eskilerin tabiri ile balıklama dalmayalım. Önce olası fırsatı tanımlamaya, farklı açılardan algılamaya, fırsatın bize zarar ve faydalarını görmeye çalışalım. Fakat sağlıklı bir perspektif geliştirene kadar, sakın ola karar vermeyelim, hamle yapmayalım.

         Olgunluk denilen durum , bir konuyu algılamak ve karar vermek için gerekli olan, farklı açılara hakimiyeti ve olası riskleri görmeyi, beraberinde gerektirir. Aksi takdirde dar bakışlar, bize çoğu zaman telafisi mümkün olmayan veya bedeli ağır olan, hatalar yaptırır.

         Dar bakış hataları, kişi bir nesneye sadece bir açıdan bakıp, bu algılamaya dayanarak, harekete geçerse gerçekleşir. Tanımlamakta zorlandığımız durumlarda, farklı düzlemlerden ve farklı açılardan bakmamız, bize sağlıklı yaklaşımda, oldukça yardımcı olur. Daima, bir nesneye veya olaya, birden fazla açıdan bakmaya çalışalım, göreceğiz ki ortaya birden fazla gerçek çıkacaktır.

Sabrımızı geliştirmenin en güzel yollarından birisi de tabiatı izlemek ; tabiatı, tabiatta yaşayanların diliyle, anlamaya ve yaşamaya çalışmaktır.

Hiç düşündünüz mü ? İri cüsseli, ot yiyen devenin, neden ormanda değil de, çölde yaşadığını.

Ya, bütün hayvanlar vitaminlerini dışarıdan alırken, develerin vitaminlerini kendilerinin üretme nedenlerini.

Peki, tüm hayvanlarda su molekülleri yedi ila on dört gün kalırken, develerde su moleküllerinin elli gün kalma nedenlerini. 

Peki ya ! Çölde et ile beslenerek, yaşamlarını sürdürenler beklerken,

çöle düşecek canları, develerin sade bir diken ile yaşamlarını idame ettirme nedenlerini....

Erdemli ve sabırlı yaklaşıma, örnek olabilecek bir hikayeyi de , sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum.          

         Çinin bir köyünde, köy halkının büyük saygı duyduğu ve sevdiği bir yaşlı adam ve torunu, bir tek atları ile birlikte yaşarlarmış.

         Yaşlı adam ile torunun, dağlardan topladıkları odunlarını ve berberinde kasabadan temin ettikleri sair ihtiyaçlarını, üzerinde taşıyan atları günün birinde, birdenbire ortadan kaybolmuş.  

         Köy halkı yaşlı adama gelmiş, üzüntülerini dile getirmişler ve ağıtlar yakmışlar. Yaşlı adam ise, “üzülmek ve ağıtlar yakmak için henüz erken, sabır gösterip beklemek gerek” demiş.

         Bir süre sonra kaybettikleri atları, yanında bir başka at ile birlikte dönmüş gelmiş köye. Yine toplanmış tüm köy halkı ve başlamışlar eğlenmeye ve yaşlı adamı kutlamaya. Yaşlı adam yine “üzülmek için ne kadar erken dediysem, sevinmek için de o kadar erken, hele sabredelim ve bekleyelim görelim” demiş.

         Birkaç gün sonraysa, yaşlı adamın tek yakını olan torunu, kaybolan at ile birlikte dönen, atın sırtından düşmüş ve ayağını kırmış. Tüm köy halkı yine toplanmış ve yaşlı adama : “bu at büyülü, sana uğursuzluk getirecek, gönder biran önce onu” demişler. Bizim yaşlı yine bu yorumun yersiz olduğunu ve “hele bekleyelim ve sabredelim” demiş.

Kısa bir süre sonraysa, Çin ile komşu devletlerden birisi arasında savaş ilan edilmiş. Köyde, yaşlı adamın ayağı kırık torunu haricindeki tüm gençler savaşa gitmiş ve dönmemişler. Zamanla ayağı iyileşen genç ise, köyün tek delikanlısı olarak kalmış ve yaşamış.

         Sıra dizelerle sabrı yorumlamaya gelirse...

 

Sabır

 

Ne zormuşsun bre sabır !

Bir yanda vicdanım,

Diğer yanda yarınlarım,

Cenderede kasılmış aklım ;

 

Ne bir ses,

Ne de kuru bir dize,

Görünürde olmasa da ,

Aydınlığa açılan,

Tek bir pencere,

Bilirim ki,

Tüm evren dolu,

Emarelerle  ;

 

Gözlerim boş,

Kulaklarım kimsesiz,

Dudaklarımsa kapalı,

Olsa da bugün,

Sabretmenin mükafatını,

Dün bildiği gibi,

Bugünde bilir,

Cıva gibi yüreğim;

 

Sessizliğin sesi,

Hücrelerimde,

Aklımın beklentisi,

Israrlı,

Kaynağıma hizmette,

Özümün beklentisi ise,

Sabra teslimiyette ;

 

Fiilin faili biliniyorsa,

Yerini terk etmenin,

Duruşu bozmanın,

Faydası kime ?

 

Kahır yaşansa da,

Lütuf algılanmasa da,

Durduğum yeri korumak,

Her şeye rağmen,

Her zaman,

Her şartta,

Erdem yine bence.

Yaşama Dair Makaleler

İletişime Geçin

Tüm soru istek ve görüşleriniz için lütfen bana yazın.