Örümcekler,
günümüz teknolojisinin bile çözemediği, inanılmaz canlılardır. Ağlarının çok
özel niteliklerinden olan sağlamlık ve esneklik, bugüne kadar taklit
edilememiştir. Aynı çaptaki bir çelik telden, iki kat daha güçlüdür ve ağ ne
kadar çekilirse çekilsin, orijinal durumuna dönecek kadar esnektir.
Örümcek,
ağını amacına göre farklı şekillerde örer. Ağdaki ipliklerin de cinsleri
yerlerine göre farklılık içerir. Yumurtaların sarmalaması için ürettiği yumuşak
iplik, onu aynı zamanda bir uçurtma gibi uçurabilir. Örümcek ; ağın ana yapısı,
dairesel kısımları, avı yakalayacak kısımları için, elastikiyetleri ve
sağlamlıkları birbirinden farklı, iplikler üretir...
Evet !
Örümcek, muhteşem bir sanatçı...
Bizler ise
sanatçıyı ; belli bir sanat alanına duyduğu ilgiyi ve yeterliliğini, yeteneği
ile üretmeye dönüştürebilen kişi olarak tanımakta veya tanımlamaktayız.
Sanat
kavramının gerçekleşebilmesi için, sanatsal alanın oluşması gerekir. Sanatsal
alan ise; sanatçı, sanatçının ürettiği ürün ve ürünün alıcısını kapsar.
Eser ifade
edildiğinde ; kendi sanat alanı içinde özgün bir yer tutan, sanatçının kimliğini
taşıyabilen bir varolanı içermesi gerekir.
Yapıt
kelimesinden de ; sanat tarihi açısından, kendi alanına örnek oluşturan,
tanınmışlığı, bilinirliği zaman ve mekan açısından daha etkin olan veya öyle
olabileceği önceden kabul edilen, varolanlar anlaşılmalıdır.
Renklerin ve
zevklerin tartışılamaz olarak ifade edildiği bir bakış açısının da var olduğunu
göz önüne alacak olursak , Oscar Wilde’ın dediği gibi “cisimlerin çehreleri, onu
seyredenlerin birikim düzeylerine göre değişir.” İfadesinin içeriği, sanırım
daha rahat algılanır.
Bir
sanat ürününü, eserini veya yapıtını daha iyi algılayabilmek ve anlayabilmek
için, onun yapıldığı zamanı ve mekanı, üretildiği dönemi ve hatta onu yapanı
tanımakta veya geçmişte yaşamışsa onun biyografisini okumakta çok büyük fayda
vardır.
Ayrıca sanat adına yapılan bir çalışmayı izlerken veya incelerken, o çalışmanın
; ne dediğini anlamaya çalışmamız teknik eleştirimizi, bize neyi ifade ettiği
psikolojik eleştirimizi, güzellik anlayışımıza uyup uymaması estetik
eleştirimizi, toplumsal anlayışımıza uyumluluğu sosyolojik eleştirimizi ve bize
ne tür bir ileti verdiği ise felsefi eleştirimizi içerir...
Özünde emek
olan, çalışmanın somuta dönüştürülmesi öncesinde soyut olarak zihinde yaşanması
ile başlayan, son derece ciddi ve sancılı bir süreci kapsayan, sanat adına
yapılan tüm çalışmalara saygı duymak ve anlamaya çalışmak...
Hintlilerin
dediği gibi ; iyi insanlar, tıpkı bulutlar gibi, yalnızca vermek için alırlar...
William Shakspare
gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabi şu olur: Dostum siz şemsiye yapın, hep
şemsiye yapın, sadece şemsiye yapın...
Nidalaraa
Kokladığın,
Dokunduğun,
Gördüğün,
Duyduğun,
İşittiğin,
Sorma !
Kim diye ;
Sen !
Öyle bir sen
ki,
Baştan başa,
Ben