İş
hayatımızda birçok gerekçe ve nedenden dolayı, telefon görüşmeleri yaparız. Kimi
zaman işveren, kimi zaman yöneten veya yönlendiren, kimi zaman işçi, kimi zaman
ise danışılan veya danışan olarak. Telefon görüşmelerimizin sorun değil, çözüme
araç olması ve beraberinde işimize verimlilik katması için, nelere dikkat
etmeliyiz ?
Telefonla
görüşmelerimizde münakaşa etmeyelim. Arayan kişinin söylediklerine, dikkatimizi
verelim. Arayan kişinin arama gerekçesini, bize ne söylediğini anlamaya
çalışalım. Hiçbir zaman, münakaşa etmeyelim. Onun yerine, karşımızdaki ferdin
beklentisinin ne olduğunu ve gerçek gereksinimini açığa çıkaracak, içten sorular
soralım. Arayanların dikkatini dağıtmayalım ve onları sinirlendirmeyelim.
Telefonda
bekletmek gerektiğinde, bekletme öncesinde arayanları nasıl beklemeye
alacağımızı bilelim. Arayan kişilere neden onları bekletmeye almanız gerektiğini
söyleyelim. “Hatta kalmanızı rica edebilir miyim ?” diye soralım. Cevabı
muhakkak bekleyelim. Arayanlar bekleyemeyeceklerse onların ihtiyaçlarını,
mümkünse imkanlar dahilinde karşılayalım.
Konuşmanın kontrolünü bırakmayalım. Arayan kişi konudan saparsa, görüşmenin
kontrolünü elimize alalım. Hemen aramasının amacıyla ilgili soru veya sorular
soralım. Bu yaklaşımımız etkili olmazsa, arayanlara nasıl yardımcı
olabileceğimizi soralım.
Görüşme
esnasında gürültü çıkarmayalım. Ağzımızdan olası çıkacak seslerden sakınalım.
Telefonda yeme eyleminde (yemek...), içme eyleminde (su, sigara, kola...) ve
çiğneme eyleminde (ciklet...) bulunmayalım.. Unutmayalım ki, telefonun ağzımıza
gelen kısmı, bir mikrofondur.
İçten olalım
ve söylediğimiz her şeye inanç katalım. Kişiliğimizi kullanalım. Sesimize duygu
katmaktan korkmayalım. Gülümseyelim ! Unutmayalım ki, karşımızdaki kişiler
gülümsememizi göremeseler dahi duyabilirler.
Dinlediğimizi hissettirelim. Zaman zaman karşımızdaki kişinin kilit ifade
ve/veya kelimelerini tekrar edelim. Arayanın dinlediğimizi anlamasının yolu
budur. Bazen de mekanik ve içtensizlik oluşturmamak için farklı sözlerle
destekleyici veya rahatlatıcı kelimeler kullanalım.
Konuşma
sonucunda, dikkat edelim. Her arayana, kendimiz ve kurumumuz için, kendisinin ne
kadar önemli olduğunu hissettirelim. Konuşmamızı olumlu bir ifade ve/veya
mesajla bitirelim. Arayanlara ; aradıklarına memnun olduğumuzu ve tekrar
aranmaktan rahatsız olmayacağımızı, aksine mutlu olacağımızı ifade edelim.
Telefonu
hemen her kaldırmamızda sıkça kullandığımız “alo” sözcüğünün hikayesine
gelince...
Telefonda
hemen hemen her gün kim bilir kaç kez kullandığımız "Alo" sözcüğü, gerçekte bir
sevgilinin kısaltılmış adıdır.
Telefonu
icat eden A.Graham Bell’in sevgilinin tam adı, Allessandra Lolita Oswaldo'dur.
Graham Bell telefonu icat edince ilk hattı sevgilisinin evine çekmişti.
Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo'dan başkası
olamayacağını bildiğinden Graham Bell, telefonu açar açmaz "Allessandra Lolita
Oswaldo" diyordu. Bell,zamanla sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye
başladı ve telefonu her açısında onu "Ale Lol Os" diye karşıladı.Çalışmaları
uzadıkça Graham Bell ,sevgilisinin adını daha da kısalttı ve ona iki heceli bir
ad buldu. Bu kısa ad "Alo" idi.
Allessandra
Lolita Oswaldo, Graham Bell’in geliştirip tüm kente yaymaya çalıştığı telefondan
başka birşey düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden
zamanla rahatsız olmaya başladı ve onu telefonuyla başbaşa bırakarak, terk etti.
Yaşlı Bell, sevgilisinin bir gün onu arayacağı umuduyla telefonun başından
ayrılmadı. Kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya
başlamıştı. Graham Bell'i artık başka kişiler de arıyordu.Fakat o telefonun her
çalışında, kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu "Alo" diyerek
açıyor ve artık herkes "Alo" diyordu. Zamanla hemen herkes telefonu açtıklarında
Alexander Graham Bell'in anısına saygı olarak "Alo" demeye başladı.
Bugün
tümümüzün kullandığı "Alo" sözcüğü, işte o günlerden günümüze uzanmaktadır.
Telefon
Bir
noktadan,
Bir başka
noktaya,
Yeryüzünden,
Veya
gökyüzünden,
Kablolu veya
kablosuz,
Aracı olur
taşımaya,
Kulaklar ile
dudakları,
Kucaklaştırır sanalda ;
Kapalı
mekanlarda,
Dün
başladığı,
Ham
hayatına,
Devam etti,
Yaşamda !
Araçlarda
yanarak,
Pişti cepte,
Yaşadığımız
dünyada ;
Fazlası !
Yaklaştırmaz
dünyaları,
Uzaklaştırır
sevdaları,
Azaltmaz
soruları,
Çoğaltır
kavgaları ;
Unutma !
Amaçlara
aracı olduğunu ;
Sorarsanız
bana :
İdealini
yaşantımızda,
Derim size :
Yüreklerimizin kaptanlığında,
Şahit olsun
doğrulara,
Aracı olsun
paylaşılan,
Bilgi ve
sevdaya